İkiz çocuklarımız olacağını, hele de bir kız bir erkek olacağını öğrendiğimiz andan itibaren seçilmiş insanlar olduğumuzu sandık. Daha iyisi olamazdı. Mucizeyse, evet buydu. Sağdan soldan gelen "Ayy sizin de işiniz zor"cuları savuşturuyorduk. Nedir ki, daha ötesi bir mutluluk mu var niye manyak gibi kötümserleşiyoruz?
Bu diyalogların üzerinden aşağı yukarı 3,5 sene geçti. Bu 3,5 senenin pek azında, çocuklarımdan birisiyle dingin başbaşa bir vakit geçirebildim. İki şehir, on bakıcı, bolca telaş, hep kaos arasında anne ve/veya babasıyla başbaşa kalıp zevkten mayışan bir çocuk figürü pek az göründü. Ve anladım ki, birbuçuk milyon güzel yönüne rağmen ikizeşi olmak (Nisan ve Güney doğduğu gün öğrenmiştim bu kelimeyi. Doktor, raporunda çocukların herbirini ikizeşi sıfatıyla betimliyordu) çocuk için biraz da şanssızlık. Anne başta olmak üzere herşeyi paylaşmak, başbaşa kalmak, yalnızlık yok hayatında.
Bu bitmeyen hareketin, kaosun ve kalabalığın hayatımızdaki ana etkisi de şu oldu arkadaşım. Yapmak istediklerimiz, çocukların yapmak istedikleri ve yapılması gerekenlere yetişemedik. Gücümüz, birisi oyun hamuru oynamak isterken öbürü yatak odasındaki battaniyeleri getirip çadır kurmak isteyen ve bunları yaparken evi deli gibi dağıtmaktan zevk alan iki çocuk+ birisi çocuklara bir kitaptan masal okumak isterken öbürü parmak boyası yaptırmak isteyen ama çocukların özgürce evde takılmalarına mani olmak istemeyen anne baba + pek sağlıklı ürünler almak üzere gidilmesi gereken market, pişmesi gereken bol vitaminli yemek, toplanıp huzurlu hale getirilmesi gereken zıvanadan çıkmış bir ev'in tümüne yetemedi.
Şöyle anne çocuğuyla başbaşa bir alışverişe gitsin, baba sakince çocuğunu salıncakta sallasın olmadı. Yerine gözlerimi bukalemun gibi ikisi iki ayrı yöne bakacak biçimde belertmeyi öğrendim, iki kucakta iki çocuk varken market arabası sürmeyi başardım, iki kulağımla iki ayrı monoloğu dinleyip beynimin bir lobuyla ona bir lobuyla öbürüne yanıt hazırladım. Özgür ruhlu olsunlar istedik, paylaşmak zorunda oldukları için hiç bir şeyden mahrum kalmasınlar, her sorularına fazlasıyla doyurucu yanıt alsınlar, çocukların genelinden fazla haklara sahip olsunlar istedik. Bu sefer de, o özgür ruh-o anarşist tavır geldi karşısındaki tek otorite olan bizi vurdu iyi mi?
Pek zekiler tü tü tü maşallah, biliyorlar-yapıyorlar-diziyorlar-kuruyorlar. Ama nereden bilelim verdiğimiz "sözle ikna" sanatının gelip bizi vuracağını. Hareket, heyecan, macera gırla bizim evde. Ama otorite yok. Yani anne-baba otoritesi yok. Tek hakim Nisan ve Güney, şikayet değil kat'a, gizli bir gurur hatta. Ama durum ne derseniz beton gibi otorite görüyorum çocuklarımdan, anam babamdan görmediğim bir hakimiyet. Yine de insaflılar canım, Ayşen'le iki kelime konuştuğumuz oluyor akşamları falan. Betonite betonite betonite bu.
ne kadar hoş bir aile,
YanıtlaSilmutluluğunuz daim olsun
nereden geldiğimi bile unuttuğum bu blogun harika satırlarını kimi zaman çok gülerek kimi zaman da gözlerime yaşlar hücum ederek okudum.
Güzel çocuklarınıza bayıldım. 1 kız ve 1 erkek ikiz hayalim var benim de... sadece hayal şimdilik, belki bize de bir sürpriz olur
herşey gönlünüzce olsun...
ne kadar zor, ne kadar karmaşık olursa olsun, dışarıdan söylemesi kolay ama inanılmaz keyif veren bir ailesiniz..
YanıtlaSilblogunuzu nerden buldugumu ben de hatırlamıyorum, ama arada bir tıklayıp, bazen gözümden yaş gelene dek gülüyorum.
yine dışarıdan söylemesi kolay ama, hep böyle kalın..
öncelikle...
YanıtlaSilsizi,esinizi ve cocuklarınızı eksisozlukten takip ediyordum daha sonra burayı kesfettim elinize sağlık diyorum.çünkü çok şey öğrendim sizden.
daha az önce ikiz eşi olduğumu öğrendim mesela.benim de ikiz kardeşim var aynı sizinkiler gibi biz de bir erkek bir kız kardeşiz,21 yıldır böyleyizde öyle özel bi ismimiz olduğunu bilmiyoduk:)
mesela sizin yazılarınızla anne babamı anlamayı öğrendim.onların bizi yetiştirirken yaşadığı zorlukları dinliyorduk hep çevreden,çocuk bak yemek yap bez yıka birini yaparken öbürünü de unutma...hep onların hayatından çalmışız gibi geliyordu bana bu dinlediklerim yüzünden halbuki onlara ne güzellikler yaşatmışız neler katmışız dedim.belki de katmamışızdır ama öyle düşünmek istedim:) kısaca siz bilmeden size ve çocuklarınıza anlam biçtim kafamdan.hatta benimde kafamdan anne babama blog yapmak geçti onların 1000.gününü hatırlayamayacağım ama özel şeyleri yazmak istedim ama vazgeçtim tabi ki kimbilir belki sizin yavrular gün gelir size de yapar öyle güzellik.son olarak şunu da söyleyeyim yaş olarak mümkün görünmese de sizin anlattıklarınızı annem babam anlatmış gibi,çocuklarınızın yaptıklarını da biz yapmışız gibi hissettiğimden midir bilmem ama onların yerine şunu söyleyebilirim ki;sizin şu an ya da her an hissettiğiniz şanslılık duygusunu emin olun ki onlar ileride milyonlarca kere hissedecekler.
tıpkı bizim annemize babamıza hissettiğimiz gibi...
YanıtlaSilaz once buldum bu blogu. eski bir arkadasima rastlamis gibi sevindim. yillar once (ehh herhalde 3 yil once) nisan ve guney adinda ikizlerin fotograflarinin oldugu bir baglantiya tiklamistim eksi sozlukte. bir sure takip etmistim, bebeklerin sekiz aylik oldugu fotograflari hatirliyorum. sonra bilgisayarim degisti, baglantilarimi kaybettim vs..
YanıtlaSiliste yine nisan ve guney isimleriyle karsilasinca hele de boyle bir yazi okuyunca sasirdim cok.
hizli bir ozet almisim gibi. ozellikle ilk paragraf ikiz cocugumuz olsa ne guzel olur hayallerimle birlikte yaptigim ic-monolog gibiydi.
sizlerin resimlerine bakarken cocugum yoktu, hala yok. ama umidim var bu sefer :) sayfanizi takip edecegim bundan boyle; ogrenecek cok sey var belli ki.
tekrar karsilastigimiza cok sevindim :)
kac saat oldu bir onceki yorumu birakali, bilmiyorum. o vakittir bloga koydugunuz butun yazilari buyuk keyifle, kah gulup (tamam marmaris gezisi hikayesinde gulmekten aglayarak) kah gozlerim dolarak okudum.
YanıtlaSilcogu paragrafi yanibasimda heroes oynayan sevgilime de aktardim. ilk kez bir babanin kaleminden boylesine tanidik (espri anlayisindan dolayi sanirim) bir aktarim tarziyla boylesine guzel yazilara rastladim. gecemizi renklendirdiniz, harikasiniz!
ailecek saglicakla kalin!