Geçen sene 23 Nisan' da çocuklara 23 Nisan' ın çocuk bayramı oldugunu anlatmaya çalıştım bir süre. Tahmin ettiginiz gibi işte, bu bayramda her yerde çocuklara eglenceler hazırlanır, okula giden çocuklar tatil yapar, gösteriler hazırlar vesaire vesaire
Sessizce dinlemişlerdi önce, sonra "biz bi şey konuşcaz" deyip salona gitmişlerdi. 5 dakika sonra mutfaga geri gelip kararlarını bildirmişlerdi. "Bu bayramın adı yirmiüç nisan ve yirmi üç güney olsun"
Aradan geçen bir senede o kadar çok şey degişti ki, Nisan ve Güney okullu oldu anne gene emekçilige döndü. İş hayatı ve okul anıları girdi eskiden evin demirbaşı olan bu üçlünün hayatına. Baba bile okula başladı, yüksek lisansla birlikte evde sürekli bir okul lafı oldu.
Erdem' in okulu hazırlıkları yetiştirip sahneleyemedi ama Nisan ve Güney 23 Nisan gösterisini yetiştirdiler.
Bu gösteri için birer Atatürk şiiri ezberlemişler, bir masal aktivitesi, bir dans gösterisi, bir de tabi orta grup ve büyük grubun benzer aktiviteleri.
Gösteriye damga vuran Nisan' ın bitmek bilmeyen masal girizgahı " bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalnur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben ninemin beşigini tıngır mıngır dallar iken, bir tane çok güzel ülke bu ülkede çook güzel saçları olan çook güzel bir prenses yaşarmış...."
Ve Güney' in Atatürk şiiri oldu.
Nisan ve Güney gösteriden bir gün önce prova yaptılar. Sanırım orada Güney, "mikrofon görünce şiire giricem"şeklinde bir kayıt yapmış kafaya.
Olay şöyle gelişti.
Okul müdürü anons ediyor; Şimdi gösteriden önce bütün çocuklarımızı sizi selamlamaları için sahneye çagırıyoruz.
Çocuklar önünde alçacık bir mikrafon bulunan sahneye dalar dalmaz Güney aradan sıyrılıp mikrafona yapışıyor ve "Atatürk yoktu, düşman çoktu" diye giriyor.
Kolundan çekiştirilip götürülüyor, seyirci yıkılıyor.
Okul müdürü anons ediyor; "Şimdi de küçük grup sizlere masal anlatacak. Güney mikrofona koşup "Atatürk..." diyor.
Miniklerin dans gösterisi anons ediliyor ve tahmin edilen üzere Güney simli parlak dans pantalonu ile mikrofona Atatürk deyip kaçıyor.
Lütfen bu satırları okurken aklınıza Züğürt Ağa' da Şener Şen' in ilk patates sattıgı anı getiriniz.
O kısık, çekingen "papatiz" diyen sesi.
Lütfen ilgili resimleri aşagıda eklenmiş bulunuz. ( İş hayatı, please find the related pictures enclosed below' dan istem dışı tam çevirtti. alternatif cümle bulamadım)
Henuz blog yazmak gibi aktivitelerim yokken, ve hatta henuz Nisan'la Guney de yokken, eksi'de birkac entry'sinden dolayi duzenli Temcik okumaya baslamistim. Ardindan RRR. Onlarin evli oldugu, uzun yillara dayanan tatli bir asklari oldugu..derken ikizleri...
YanıtlaSilSanilmasin ki manyak takipciler gibi iz surmedeyim!! Eksi sozluk duzenli okuruna boyle minik detaylari kolay saglayan bi platform sonucta...Bir suru vakit gecti, benim hayatim da kokten degisti. Ne zamandir sozluge girmemistim. Temcik'te yeni bir seyler var mi diye bakarken ikizlerin muhabbetini okuyup cok guldum yine, ve dedim bi google'layivereyim, Nisanla Guney yazsam bu harika minikler icin bir blog filan cikar mi..cikti! Simdi afiyetle okumaktayim, tum ailenin gozlerinden operim. Sevgiler,