3 yaşında iki delinin dialogudur;
Nisan- Anne, Güney biliyor musunuz ben büyükken denizler prensesiydim.
Güney-ya ben? ya ben? ben de denizler korsanıydım hem de papaganlı olanlardan
Nisan- Bizim bir gemimiz vardı. Kaza yaptı çok kötü. Biz denize düştük.
Güney- Yaralandınız mı? Kanadı mı?
Nisan- Çok kötü yaralandık. Kanlar fışkırdı. Benim kafam kanadı. Bütün tayfalar miçolar yaralandı. Denize düştük, bogulcak gibi olduk. Bütün deniz hayvanları bize yardım etti. Mesela fok balıgı, mesela deniz anası mesela deniz domuzu ama pembe.
Güney- Ya ben? ya ben? Ben de yardım ettim, biz iyi korsanlar bütün köpek balıklarını dövmedik mi sanki? Kürekle vurmadık mı kafalarına? Sizi biz almadık mı gemimize? Biz de kurtardık sizi.
Nisan- Evet, tamam. Siz kurtardınız ama bizi deniz kaplumbagaları götürdü hastaneye, çok muayne olduk biz, çok tedavi olduk, günlerce
Güney- İgne de yaptılar mı?
Nisan- çok yaptılar, popumuza yaptılar, kolumuzdan kan aldılar, serum bagladılar bize.
Güney-Yara bandı yapıştırdılar mı?
Nisan- Bissürü yapıştırdılar. Heryerimize yapıştırdılar.
Güney-Çorba içirdiler mi size, hasta çorbası?
Nisan-İçirdiler tabi, ben hepsini içtim çabucak iyileştim, saçlarım hemen belime kadar uzadı tabi
Güney-Peki ya fındık?
Nisan-Fındık?
Güney- Evet evet fındık yedirdiler mi size?
Nisan -Yedirmediler?
Güney- Aaa neden ki?
Nisan-Bilmem ki Güney, belki akıllarına gelmemiştir. Kimin aklına hastaya fındık yedirmek gelir ki?
Güney- Öyle deme ama, fındık çok yararlı bi şey hem de çok saglıklı!
Ne diyim ben? Hayatta da kafası bu kadar güzel iki insan daha tanımadım, bu yaştan sonra da tanıyacagımı sanmam.
*Resim temsilidir.
O cıbıl ayakları kopartır yerim!
YanıtlaSilBimilyonkafa kardeşler.