7 Nisan 2010 Çarşamba

Oku..


Bu yaştayken değilse de; insanın yaşı tek basamaklıyken okumak kıymetli bir durum. İlkokul 3'te 4'te bile "parmakla takip ederek okumak" - "heceleyerek okumak" gibi tasvip edilmeyen stiller olurdu. Okumak herhalde ki zor bir hadise, hele ki okumayı öğrenmek.

80'li yıllarda hayat daha mı dertsiz, yoksa insanlar daha mı çaresizdi bilmiyorum ama 4 yaşında bir çocuk öyle çok da korunup, kollanılacak, sakınılacak bir varlık değildi. 4 yaşımdayken, öğretmen çocuğu olarak; öğlenci babayla evde oturarak başlardım güne; sonra babayla yola çıkıp belli bir saatte İzmir'in bir aktarma noktasında dersi bitmiş sabahçı anneyle buluşur ve aynen eve dönerdim. İki saat içinde altı otobüs değiştiren 4 yaşlı bir genco olarak bu süreci şöyle fırsata çevirmişim. Durak ve tabela isimlerine bakarak okumayı öğrenmişim. Renkli TV'nin olmadığı bir dönem için bu eğlenceyi keşfetmiş, ve 4,5 yaşında otobüs değiştirme döngüsünden çıkmıştım. Müteakip sene sabahçı babayı evde bekliyordum; büfede duran Hayat Ansiklopedisi ise acayip ilginç bilgilerle dolu sonsuz bir kaynaktı.
Uzatmayayım, balına da olsa 4 yaşında okumayı öğrenen, bundan keyif alan ama 5 yaşına kadar parmak emdiği için kalem tutup yazmayı başaramayan, başarsa da çevrenin "o elle değil olm.." baskısına maruz kalan solak bir babanın oğlundan bahsedeceğim; Güney Aksakal.
Hassas Dengeler'de söylemişiz. Nisan'ın yaratıcılığa, Güney'in müspet ilimlere olan eğilimi fazla. Sayılar, mühendislik, yazmak, çizmek hoşuna gidiyor. Bu ilginin ışığında bildiği kelimelerdeki harfleri çözmeye başladı. Sağda solda, okulda, eşyalarının üstünde Güney yazısını göre göre "G" harfinin "Güney'in Gü'sü" olduğunu öğrendi. Sonra Erdem'in E'si, Nisan'ın Ni'si, Ayşen'in A'sı diye devam etti. Bu çıkarımlar okul arkadaşlarının isimlerindeki harfler, Taksi'nin T'si, Migros'un M'siyle sürdü. Ve adam kendi çabalarıyla 29 harfin 20'sini tanır oldu. Harfleri bazen birleştiriyor okuyor, bazen Baba'nın B'siyle Erdem'in E'sini çarpıştırıyor..
"Bak Ayşen Anne olduğu için o ikisinin (ilk) harfleri aynı. Baba'yla Erdem'in niye farklı harfleri?"
İki üç ay önce, odasında resim yaparken; okuldaki büyük kankası Ali Efe düşmüş demek aklına. Geldi, baba bak Ali Efe yazdım bir kağıda dedi. Harbiden yazmış, Bir Kelime Bir İşlem'e katılsan "L joker der alırsın altı puanı.."
Kankalık, başka bir şey. Ayrı bir yazıyı hakediyor; ama Ali Efe'yi de anmışken Güney'le birlikte bir pozunu paylaşmak yakışır diye düşündüm.

Okuma yolunda nasıl ilerleriz bilmiyorum. Buraya kadar bizsiz geldi, buradan sonra da kendi metoduyla gitsin diye düşünüyorum. En azından ilkokula kadar. Ama bıttırık boyunda bir adamın yazıya bakıp "TEKZEN ne demek baba?" demesi falan, başlıbaşına komik.

3 yorum:

Fifi Croissant dedi ki...

Arabanin onundeki pozlari cok komik.. Buyuduklerinde de gercek bi' arabanin onunde cektirirler benzerini, yan yana cerceveletmek icin.

feyza dedi ki...

çok çok heyecanlandım bu yazıyla. benim ikiz kızlarım 11 aylık ve okumayı öğrendikleri zamanı hayal etmek inanılmaz. paylaşımlarınız bana hep yol gösterdi. teşekkürler.

k.i.s.d. dedi ki...

Kendi başına çözer gerisini, aferin ona!