10 Ocak 2011 Pazartesi

Kaza Raporu

Son dönemlerde sorana şöyle tanımlıyorum çocuk sahibi olmayı;
"Abi kendine çok büyük bir eğlence ve çok büyük bir endişe yaratıyorsun."
Çocuğun ne kadar bal börek bir şey olduğunu çok anlattım, dileyen okusun aşağılardan. Ama bir de endişe kısmı var ki, anam anam. İlk doğduğu günlerde o kadar küçük bir canlının nefes alıyor olmasına hayret ederken, uykusunda nefes alıyor mu diye ister istemez; bir manyak gibi; dakika başı çocuğun soluğunu kontrol ediyor insan. Beş sene geçti hala değişmedi. Her gece, Nisan ve Güney rahat nefes alıyor mu diye kontrol etmeden uyuyamayız.
Bu denli sevip, endişelenip ve sakınıyorsun ama; çocuk işte. Nisan ve Güney de her çocuk kadar "iş kazası" yaşadılar. Ömürlerimiz orada kısaldı, saçlarımız o günlerde ağardı.
İlkini hatırlıyorum. Henüz birkaç haftalıklardı, bir apartmanın giriş katındaki çocuk doktorlarına gitmiştik. Bir sebeple, Ayşen ve Nisan içerde; Güney ve ben kapının önündeydik. Beşer harfli isimlerine bakmayın; ikisi ancak beş küsür kilo o zaman. Kucağımdaki Güney, nasıl yaptıysa kendini atar gibi savurdu. Acemi babaysak o kadar da değil, tuttum elbet. Ağaçkakan Woody gibi kafasını geri doğru çektiğiyle kaldı. Ama camdan gören Ayşen'in bir çığlığı var ki aman aman...

Bir kere de, 6-7 aylıklarken ikiz arabalarıyla Alaybey (Karşıyaka) Tansaş'ta alışveriş yaparken arabanın arkasına astığım torbaların ağırlığından arkaya doğru devrilmişliği vardı. Gözlerindeki şaşkınlığı hadi gel de anlat anneye :) (Yazıyı yazarken canlı yayında farkediyorum ki, kazaların çoğu da hamilik babadayken olmuş. Neyse canım buradan sosyal tespit çıkarmayalım, münferit olaylardan bahsediyoruz :)
Daha koşmayı yeni öğrenmişler. Yaş bir küsür. Güney kalorifer peteğine bir girdi ki kafadan, evin geri kalanı sallandı. Sanki ACME balyozuyla kafasına Road Runner çakmış Coyote gibi şişti bir kaç saniyede.

Beş dakika mesafedeki polikliniğin aciline gidene kadar da indi. Çocuk bünyesi nasıl güçlü, hücreleri nasıl da çılgınca yenileniyor yaşarken öğreniyor insan.
Sonra yaş iki oldu. Nisan ve Güney oynarken Güney ön dişini sert bir yere vurdu. Ağız kan revan; mosmor, diş düştü düşecek. Kaç dişçi gezdik o gün hatırlamıyorum. Hepsi "Bu diş iki güne düşer, çekmemiz lazım" dedi. Ayşen, anne kafası bambaşka işte, "Çocuk dişsiz kalmasın yenisi çıkana kadar, düşerse kendi düşsün. Vermem oğlumun dişini." dedi. Haftaya üçüncü yılı dolacak o kazanın, düşmedi diş.
Ev kazaları, yağ sıçramaları sandalyeden düşmeler derken; 4 yaşına ayağını bisiklet zincirine taktırmayı da yaşamak Nisan'a nasip oldu. Yıl 2011 Ginger Minger iyi gidiyoruz da aga, çocuk hala bisiklet sever; bisiklet biner. Ayrıma dikkat, orada bir anlam varmış. Bisiklete değil bisiklet biner çocuk:) Kendi binemezse de mahalledeki ablasının selesine biner. Kader kısmet değil işte, hayat zor ve acı. Ayağını oraya sıkıştıracaksın, yol oradan geçiyor. Büyüyor ve öğreniyorsun. Ayağını sıkıştırmadan olmuyor.
Artık yaş beşe beş var, kazalar seyrelir, dizlerdeki yara kabukları azalır derken son üç haftada yine inceden revire döner olduk. Nisan, okulda elmacık kemiğini sandalyeye çakmış. Ünvan maçı ertesindeki Mike Tyson gibi geziyor evde. Buz koyduk doktora gittik derken, bir iki hafta sonra Güney okulda kankasıyla kafa kafaya çarpışmışlar. Bizimki dili dışarıda nefes nefese koştuğundan kelli, dilini yarmış. Bu yaşta diline dikiş attırdı, façayla geziyor artist.
Herşeyin başı sağlık ne kadar gerçekse, çocuğun varsa gerçeğin karesi, ikiz çocuğun varsa bunun kübü, hele ikisi de sakarsa faktöriyelinin dördüncü kuvveti oluyor. Bırakınız oynasınlar, bırakınız eğlensinler ama abi, mümkünse artık kaza yapmasınlar. Yılı hasarsızlığı bozmadan tamamlasınlar.
Yine uzattım, finali dilinde iple gezen - bir haftadır yumuşak gıdayla beslenen Güney'e vereyim. (by Bay Gencebay)
"...Dil yarası dil yarası en acı yara imiş
Dudaktan kalbe bir yol var ki
Saygı ve sevgidenmiş.."


2 yorum:

Handan dedi ki...

hani foto hani!?

ben dedi ki...

Büyük geçmiş olsun. Nisan ve Güney'in yakın takipçisiyim. Uzun zamandır hiç yazmamanızı twitter'a bağlıyor ve üzülüyordum. Keşk yeniden okuyabilme gerekçem kazalar olmasaymış. İyi gün anılarınızı okumak dileğiyle