25 Ağustos 2008 Pazartesi

Abanoz

Bu sıralar hikaye kitaplarını çok seviyorlar. Normal bir bağ değil ama, bir tutku. Kitaplarını bütün gün ellerinde gezdirsinler, gece başuçlarında dursun, dönüp dönüp "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler"i, "Ali Baba ve Kırk Haramiler"i okusun birisi, dinlesin onlar.



Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Nisan'ın favorisi. Öyle çok versiyonu varmış ki arkadaş bu masalların doğrusunu bulmak dert. Pamuk Prenses'in babası ölüyor mu en başta, efendime söyleyeyim kötü kalpli cadı Pamuk'a saçına zehirli toka takmalı, boynuna büyülü kolye geçirmeli başarısız cinayet teşebbüslerinde bulunuyor mu muamma. Kimi alimler Pamuk Prenses'i öyle yorumlamış diyelim.



Dün yine Pamuk Prenses'in girizgah kısmında şu cümleyi okuyordum;
"...Allahım ne olur bana teni kar gibi beyaz, dudakları kan gibi kırmızı..." demeden Nisan boşta kalan topu tamamladı. "saçları abanoz gibi siyah..." (Pamuk Prenses'in öz annesindeki İslam inancı da çevirenin bize hediyesi olsa gerek)



Ah be evladım, masal hikaye ezberleyen çocuk mevzusu duyduk da; neden gittin abanoza takıldın. Ben bu yaşımda bilmiyordum abanoz nedir diye; ekşisözlük'e baktım öğrendim gerçi. Piyanonun siyah tuşları abanoz ağacından yapılıyormuş.

2 yorum:

Savaş Gül dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Savaş Gül dedi ki...

En güzel masal atmayı (anlatmayı değil ama) nisan ve güney ile birlikte öğrendim.
Hiç yazılmamış filler ve karınca hikayesini uydurdum. sonra herkül'den korktuğumu öğrendim. renk karışımları bilgimi pekiştirdim. Ben halen arada karıştırsam da onlar sektirmeden karışımları yapabiliyor. çizgi film izlemeye başladım.

Özgürlük istiyorlar onlar, duymayanlar duysun onlar alacak. gülmeyi sevdim ben onlarla. onlarla "bakan, tukan" oldum. anlamsız kelimelere kucak dolusu güldüm.
onlar benim meleklerim. daha sayamayacağım bir şey çok oldular benim için.
Ama en çok da masal kahramanın oldular...
Hep birlikte masallarda yaşayalım hep.